Şizofreni
Şizofreni, davranışı, düşünmeyi ve duyguyu çeşitli şekilde etkileyen, sıklıkla kronik, kalıcı bir ruhsal hastalığı gösteren psikiyatrik bir tanıdır. Şizofreni kelimesi, Yunanca ayrık veya bölünmüş anlamına gelen 'şizo' ve akıl anlamına gelen 'frenos' kelimelerinin birleşiminden gelir.
Temel düşünce yapısının ve akıl işlevlerinin dağılması şizofreninin başlıca işareti olarak düşünülür. Şizofreni tüm dünya toplumlarında ortalama yüz kişiden birinde görülmekte olup, her on hastadan birinin de intihar ettiğini düşüncek olursak ölümcül bir hastalık da sayılabilir.
Tarihçesi
Şizofreni tarihinde iki önemli isim, Emil Kraepelin ve Eugen Bleuler’dir. Fransız psikiyatrist Benedict Morel, Adölosanda başlayan hastalığın yıkımla sonuçlanmasından dolayı şizofreniye Demans Prekoks adını vermiştir. Karl Kahlbaum katotonik şizofreniyi, Ewold Hecker aşırı garip acayip davranışlarla seyreden organize bozukluğu (hebefrenik) şizofreniyi tanımlamıştır.
Kraepelin, şizofrenik bozukluğun kognitif sürecini Demans, erken başlangıcını Prekoks olarak vurgulamıştır. Demans prekokslu hastalar uzun dönemde kötüleşen bir süreci vurgulamak için kullanılmıştır. Klinik olarak yaygın halüsinasyon ve hezeyan semptomları hastalığın akut dönem belirtileri olarak tanımlanmıştır.
Bleuler literatürde ilk kez demans prekoks yerine şizofreni terimini kullanmıştır. Kraepelin'in ileri sürdüğü gibi her hastada yıkımın (detoriorasyonun ) olmadığını; duygu, düşünce ve davranışta yarılmayı (skizis) ortaya atmıştır. Şizofrenide çağrışımlarda (Assosiasyonda) enkoherans, duygulanımda (Affektivitede) küntlük, duygu düşünce ve davranışta ikilemler (Ambivalans), kişinin dış alemden çekilerek kendi iç alemine dönmesi (Autism) 4 A belirtisinin olduğu birincil; hezeyan, halüsinasyonlar ve diğer belirtileri ikincil belirtiler olarak değerlendirmiştir.
Psikobiyolojinin ve modern psikiyatrinin kurucuları olan Meyer, Sullivan, Longfield ve Schneider şizofreninin ve diğer ruhsal hastalıkların yaşam stresine karşı tepki olarak geliştiğini ileri sürerek “Reaksiyon” terimini kullanmışlardır. İnterpersonel psikoanalitik okulun kurucusu Sullivan, şizofrenide hem bir semptom, hem de bir neden olarak sosyal izolasyon olduğunu vurgulamıştır. Kretschmer şizofreninin daha çok astenik, atletik, displastik tiplerde; bipolar bozukluğun ise daha çok piknik tiplerde görüldüğünü vurgulamıştır.
G. Longfield, şizofreni ve şizofreniform psikoz ayırımını yapmıştır. Şizofrenide, depersonalizasyon, otizm, duygusal küntlük, sinsi başlangıç, derealizasyon, gerçeği test etme yeteneğinin bozukluğunu vurgulamıştır. Schneider, şizofrenide birincil ve ikincil dereceden semptomları belirtmiştir.
Semptomlar
Birincil dereceden semptomlar
- Kendi düşüncelerinin yüksek sesle söylendiğini işitme.
- Kendisine emir veren yönlendiren seslerin işitilmesi.
- Kendisiyle kavga eden tartışan seslerin işitilmesi.
- Somatik pasivite.
- Düşünce çalınması.
- Düşünce yayınlanması.
- Düşünce sokulması.
- Hezeyansal algılar.
- Duygu, düşünce ve davranışta kontrol edilme ve etkilenme hezeyanları.
Bipolar bozukluk
Bipolar bozukluk veya iki uçlu bozukluk, eskiden manik depresyon, manik atak veya manik depresif bozukluk olarak bilinen hastalıktır. Bipolar bozukluk, kişinin depresyon ve/veya mani, hipomani, ve/veya karışık durumlar geçirdiği duygudurum bozuklukları sınıfını tanımlayan tanısal kategoridir. Kişinin, depresif eğilimlerin yoğun yaşandığı dönemlerle, taşkınlık, coşkunluk olarak tanımlanabilecek mani dönemleri yaşadığı, bu bağlamda Bipolar Bozukluk ya da Manik Atak olarak tanımlanan bir rahatsızlıktır.
Belirtileri
Kişiden kişiye değişiklikler göstermekle birlikte Bipolar Bozuklukda şu belirtiler görülür.
- Hastalarda kafa travması yaygındır genç yaşta uyuşturucu ve alkol kullanımı sonrasında da gelişebilir.
- Manik dönemden deporesyona geçiş ani ve trajik olabilir.Depresyona anksiyite eşlik edebilir
- Aşırı konuşma eğilimi gözlenir. Kişi, olağan durumundan farklı ve belirgin bir biçimde hızlı ve sürekli konuşma eğilimindedir.
- Zihinsel etkinlikler hızlanmıştır. Düşünceler ve çağrışımlar birbiri ardı sıra gelir. Kişi, çağrışımlar ve düşünceler arasında eleme yapmakta zorlanır. Bu durum "çağrışımlarda gevşeme" ve "düşüncelerde sıçrama" olarak da bilinir.
- Kişi dikkatini belirli bir konu üzerinde, belirli bir süre tutmakta zorlanır. Zihinsel süreçler ve bunlara bağlı olarak konuşmalar, konudan konuya geçmekte, sıçramaktadır.
- Toplumsal ilgi belirgin bir biçimde artmıştır. Kişi çok daha sosyal, çok daha girişken, çok daha atak olur. Sonuçlarını hesaplamadan, yaşamdan zevk almaya yönelik etkinliklere girişilir. Çoğu geçici bir hevese yönelen etkinliklerdir bunlar. Giyiniş biçimini birden bire köklü bir biçimde değiştirme, toplumsal kuralları zorlayan cinsel deneyimlere girişme, hesapsız para harcama ayna karşısında makyaj yapmak gibi.
- Uyku gereksinimi düşer, günlerce uyumadan yaşarlar.Buna rağmen kendini iyi hissederler hastalıgın en önemli belitiside budur ve sonuç itibari ile bir döngü yaşanır.
- Aşırı ve abartılı bir özgüven görülür. Kişi kendini, her şeye gücü yeten, her sorunu çözebilecek, giriştiği her işin üstesinden rahatlıkla gelebilecek bir durumda algılar.
- Hastada sanrı ve varsanrı ani saldırganlık ve manyakca davranışlar gözlemlenebilir.
- Hastalar genelde uzun yıllar depresif bozukluk teşhisleri alabilir teşsis için hasta yakınlarını dinlemek daha dogrudur keza hasta kendi gerçek durumunun farkında olmaya bilir ya da tersi deli olarak tanımlanmamak korkusuyla hastalıgını saklamama ya da hekimi yanıltmaya çalışabilir.
- Paranoyak belirtiler yaygındır.Yakınlarına karşı düşmanca davranışlar sergileyebilir.
- Hobilerine ve kabiliyetlerine bağlı olarak manik dönemde fazlasıyla üretken olurlar.
Manik ataklar sırasında kişi, son derece yaşam dolu, neşeli, canlı, mutluluktan uçan bir insan görünümü verir. Bununla birlikte aşırı tutumlar sonucu davranışlar, aile sosyal ve iş yaşantısı bozulur.
Tedavisi Eğer tedavi edilmezse, ağır sakatlayıcı bir psikiyatrik durumdur, Şizofreni ya da Paranoya yönünde gelişme göstermesi olasıdır.
Jung ekolünü izleyen psikologlar mani ataklarını, kişinin ağırlaşmakta olduğunu sezinledği depresif eğilimlere karşı geliştirdiği bir savunma mekanizması, bir sıçrama hareketi olduğunu savunmaktadırlar. Ancak bir süre sonra kişinin tüm enerjisi tükenir ve depresif bir duruma düşmesiyle sonuçlanır.
Bipolar Bozukluk bazı kişilerde mevsimsel bir dalgalanma gösterir. Sonbahar ve kış, depresif durumun, ilkbahar aylarıysa manik atakları gözlendiği aylardır.
Duygudurumların yoğunluğu ve süresi kişiden kişiye büyük oranda değişir.
Yapılan araştırmalar Bipolar Bozukluk yaşayan kişilerin beyin dokularında lityum tuzlarının normalden düşük yoğunlukta olduğunu göstermektedir. Bu yüzden Bipolar Bozuklukların sağaltımında sıklıkla lityum karbonat kullanılır. Yinelenen bir pataloji olması nedeniyle lityum tabletlerinin ömür boyu alınması gerekir. Kullanılacak doz zaman içinde azaltılabilir, buna da mutlaka bir hekim, kandaki lityum konsantrasyonunu kontrol ederek karar vermelidir.
Tedavi Sonrası
Lityum tabletlerinin bazı yan etkileri görülebilir, bulantı, kusma, sık su içme gereksinimi, ellerde titreme ve kilo alma gibi. Hamilelik dönemleri süresince lityum kullanımına ara verilmelidir.
Kişinin ömür boyu uykusuz ve susuz kalmamaya, alkol kullanmamaya özen göstermesi gerekmektedir. Gerginlik yaratabilecek durum ve ortamlardan kaçınılmalıdır.
İlaçla sağıltım, hastalığın kontrol altına alınması içindir. Esas olan bir psikologun tedaviye katılmasıdır. Bipolar Bozukluğun sağaltımı, genelde kişinin depresyon etkilerine daha açık olması sonucunu getirir. Kişi, bir psikoloğun yardımıyla, depresyon eğilimlerine karşı bir savunma geliştirmelidir. Yine de manik ataklar önlense bile, kişide genel bir durgunluk gözlenebilir. Kişi, bu eğilime karşı da hazırlıklı olmalı, bitkiselliğe kadar varabilecek süreçlere müdahale etmelidir. Tedavisi mümkün olan bir hastalıktır
depresyon
Klinik depresyon kişinin sosyal işlevlerini ve günlük yaşama dair etkinliklerini rahatsız edecek, bozacak dereceye ulaşmış üzüntü, melankoli veya keder durumu. Kişinin ilişki ve etkinliklerini etkilemeyen, üzgün olma durumu ve kişinin moralinin bozukluğu çoğu zaman depresyon olarak anılır. Fakat klinik depresyon tıbbi bir teşhistir ve günlük kullanımdaki depresif olma durumundan çok daha farklıdır.
Depresyonla Nasıl Başa Çıkacaksınız ?
1. ADIM: Faaliyet ve Depresyon
Depresyonun en önemli belirtilerinden biri halsizlik ve hareketlerdeki yavaşlamadır. Her şey gözünüzde büyümektedir. En basit işler bile büyük gayret ister hale gelmiştir. Çabuk yorulursunuz. Üstelik yaptığınız hiçbir işten zevk alamazsınız. Giderek hiçbir iş yapamadığınızı düşünmeye başlarsınız. Bu düşünceler kendinizi daha kötü hissetmenize ve değersiz, beceriksiz bir insan olduğunuzu düşünmenize yol açar. Bu düşünceler arttıkça işlerinizi yapmak zorlaşır ve bu durum böyle devam eder gider.İlk olarak bu isteksizlik, hareketsizlikten kurtulabilmek için günlük faaliyetleri artırmak gereklidir. Depresyonun en belirgin özelliği olan olumsuz düşüncelerimiz faaliyetlerimizi engeller. O halde bu olumsuz düşünceleri değiştirmek gereklidir.
Bu olumsuz düşüncelere aşağıdakileri örnek olarak verebiliriz madde işareti
Nasıl olsa zevk almayacağım o halde niye yapayım madde işareti
Nasıl olsa beceremem. madde işareti
Ne gerek var. madde işareti
Bunları yapıp da ne olacak sanki.
Bu olumsuz düşünceler daha aktif olmamızı engeller. Bu düşüncelere rağmen, önemsiz olarak görseniz bile günlük faaliyetlerinizi artırmanız gereklidir. Depresyondaki yorgunluk hissi normal yorgunluktan farklıdır. Depresyondayken dinlenerek ya da bir iş yapmayarak yorgunluk hissinden kurtulamazsınız. Hiçbir iş yapmamak yorgunluk hissinizi artırır.
2. ADIM: Düşünce ve Depresyon
Depresyonda olumsuz düşünceler kendinizi kötü hissetmenize yol açarak kendinize, çevrenize, geleceğe karamsar bakmanıza neden olur. Bu olumsuz düşünceler gerçekten ve herkes için kötü olan bir olaydan ziyade sadece sizin kendiniz için kötü olduğunu düşündünüz olaylardır. Depresyondaki kişi düşüncelerinin doğru olup olmadığını araştırmadan çevresini düşüncelerine uydurur. Bu düşünceler depresyondan çıkmanızı zorlaştırır.
Bu düşüncelere bazı örnekler madde işareti
Kimse beni sevmiyor madde işareti
Herkesi memnun etmeliyim. madde işareti
Başarısız olan sadece benim madde işareti
Başka biri olmadan yaşayamam. madde işareti
Başaramazsam hayatın anlamı kalmaz. madde işareti
Zaten herşey beni bulur.
Bu düşüncelerin özelliği madde işareti
Otomatiktirler. Farkına varmadan aklınıza gelirler. madde işareti
Çarpıtılmışlardır. Gerçeği yansıtmazlar. madde işareti
Engelleyicidirler. Bazı şeylerin olumlu yönde değişmesini engellerler. madde işareti
Gerçeğe uygun ve doğruymuş gibi algılanırlar. madde işareti
Israrcıdırlar. Aklınızdan çıkarıp atmak zordur.
Olumsuz düşüncelerle baş etmenin ilk adımı nasıl düşündüğünüzü ve ve bu düşüncelerin duygularınızı nasıl etkilediğini fark edebilmektir. Bu düşüncelerden kurtulabilmeniz için bu düşünceleri fark etmeniz ve yerine olumlu düşünceler geliştirmeniz gerekir.
Bu düşüncelerin farkına varmanız için
1. Düşüncelerinizi sayın.
Olumsuz düşüncelerinizi fark etmenin yolu onları tek tek saymaktır. Yanınızda bir kağıt olsun ve her olumsuz düşünce için kağıda bir çentik atın.Zamanla daha fazla düşünceyi fark edeceksiniz. Çok olumsuz düşünceye sahip olduğunuz için kendinizi suçlamayın. Bu sayının artması sizin bu düşünceleri yakalamakta ustalaştığınızı gösterir. Bunlar zayıflığın değil depresyonun belirtileridir. Telaşlanmayın. Tedavinin devamı ile bu sayı tekrar azalacaktır
2. Düşüncelerinizi kaydedin
Doktorunuzun size verdiği formdaki olumsuz düşünceleri kaydedin ve bunlara puan verin
3.ADIM: Olumsuz düşünce ve duygularla mücadele edin
Bu adımda amaç olumsuz düşüncelerin yerine mantıklı ve olumlu olanları düşünmeye çalışın Bunun için;
a) Olumsuz düşünce ve duygularınızı sorgulayın.
Kendiniz hakkındaki olumsuz düşüncelere kanıt arayın. Farklı bakış açıları olabilir mi bunu araştırın. Hakkında olumsuz düşündüğünüz bir olaya tarafsız ya da olumlu bakabilmek için: madde işareti
Bir yakınınıza ya da arkadaşınıza aynı olay hakkında görüşünü sorun madde işareti
Soru sormak zor geliyorsa ya da utanıyorsanız. Kendinizi başkasının yerine koyun madde işareti
Diğer bir yol arkadanızın ya da yakınınızın size aynı konu için akıl danışmaya geldiğini düşünün. Ona ne cevap verirsiniz. madde işareti
Acaba kendinizi daha iyi hissetseydiniz bu olayı nasıl değerlendirirdiniz. Bir de böyle düşünün.
b ) Olumsuz düşüncelerinizi fark ettiğinizde kendinize şu soruları sorun madde işareti
Acaba düşünce ile gerçeği karıştırıyor muyum? madde işareti
Farklı yönlerden bakmayı ihmal mi ediyorum? madde işareti
Başkası olsa ne düşünürdü.? madde işareti
Depresyonda olduğum için mi böyle düşünüyorum? madde işareti
Bu şekilde düşünmenin bana ne yararı var? madde işareti
Bu şekilde düşünmenin bana ne zararı var?
c) Olumsuz düşüncelerinizin yerin geçen olumlu düşünceleri not edin.
Dikkat
Kendinizi kötü hissederken mantıklı olmaya çalışmak başlangıçta zor olabilir. Bazen kendinizi o kadar kötü hissedersiniz ki hiçbir şey düşünmek istemeyebilirsiniz. Bu zamanlarda sadece olumsuz düşünceleri not edin. Ümitsizliğe kapılmayın. Olumsuz düşünceleri yazarken bu düşünceleri fark ettikçe kendinizi eleştirmeyin. Bazen hayal kırıklıklarınız olabilir. Şikayetleriniz tekrarlayabilir. Bu durum da endişelenmeyin. Düzelme yolunda ki aşamalarda bu tür gerilemeler olabilir. madde işareti
Öğrendiklerinizi ne kadar uygulamaya koyabildiğinizi düşünün. Depresyonda olsanız da olmasanız da öğrendiklerinizi günlük hayatınızda kullanmanız kendinizi daha iyi hissetmenizi ve daha olumlu düşünmenizi sağlayacaktır. madde işareti
Doktorunuzun önerilerine uyun. Büyük ihtimalle doktorunuz size bazı ilaçlar verecektir. İlaçların tedavinin çok önemli bir parçasıdır. Bir hastalıkta ilaç kullanılması o hastalığın ağır olduğu anlamına gelmez. İlaçların etkin olması için belli bir zamanın geçmesi gerektiğini unutmayın. |